içinde ,

UMUT

umut etmek umutlu olmak umut

Geçmişten bugüne insanoğlunun vazgeçemediği tek gerçek umuttur. “Belkiler” hep vardır hayatımızda. Öyle ki umut, en kötü zamanlarda, günlerde hatta anlarda bile yani yaşamın her safhasında hep içimizde var olagelmiştir. Düşünsenize Kurtuluş Savaşı’nda yurdu dört bir yandan saran düşman kuvvetleri, vatanımızı bölge bölge, il il paylaşmışken bile içimizde doğuştan var olan umut ateşi hiç sönmemiş ve o ateşin alevlenmesiyle vatan toprakları düşmandan temizlenmiştir.

Yine bir anneyi düşünelim, aç çocuğunu doyurabilmek, ısıtabilmek için hep içerisindeki umuda sarılan anneyi. Eğer annenin umudu olmazsa küçücük bedeninden umulmayacak ağır yükleri kaldırabilir mi? Çocuğu hastalandığında onun iyileşebileceğine ilişkin umudu olmazsa bu acıya dayanabilir mi? Halbu ki o, bilmem kaç günler aylar, yıllarca umuduna duasını ekleyip sabırla bekler yavrusunun iyileşmesini. O yüzden ne güzel demiş Mevlana:

“Umut hiç bitmeyecek bahar mevsimidir, kar da yağar fırtına da kopar ama, çiçekler hep açmaya devam eder.”

Yarın diyoruz ya hani, yarın hep umuda atıfta bulunmaktadır. Umut, gece uyuduğunda ertesi gün uyanabilme olasılığıdır. Umut, yağmur duasına şemsiyeyle gitmektir. Umut, nice şairlerin, yazarların bilim adamlarının rehberidir.

Ne de güzel ifade etmiş Nazım:

“Seni düşünmek ne güzel ne ümitli şey, dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey.”

Yunan mitolojisinde Pandora, insanların başına bela olarak yaratılan meraklı bir kadındır. Zeus’un kendisine hediye olarak verdiği ve açmamasını tembihlediği kutuyu açar, kutunun içinde yer alan pişmanlık, öfke, kibir, keder, ıstırap, yalan, riya ve hastalıklar dünyaya yayılır.

pandora antik yunan umut

Pandora son anda kutuyu kapatır ve “UMUT” içerde kalır. İnsan bazen düşünmeden edemiyor ya, bu kadar kötülüğün yanında umudun ne işi var diye? Belki de tüm bu kötülükleri yıkayan durulayan sudur umut. Bu nedenle halk arasında pek çok deyim dillere pelesenk olmuştur. Umutsuz yaşanmaz, umut fakirin ekmeği, umut varsa vur sırtıma dünyayı, umuda kelepçe vurulmaz. Belki de en güzeli, “tüm dünya vazgeç dediğinde umut fısıldar bir kez daha dene” diye. Ya da umudu en güzel en naif içeceğimizle özdeşleştirerek “tazele yeni günde umudunu, sevgini, çayını tazeler gibi” demeliyiz. Belki de en vurucu cümleyi Cahit Zarifoğlu söylemiştir; “umudumuz acılardan daha büyük olmalı” diyerek. Cicero da umuda dem vurarak; “bir yerde yaşam varsa orada umut da vardır” der. “Korktukça tutsak, umut ettikçe özgürsünüz”der bir film de. Ya da umut belki gelecek sayfadadır kapatma kitabı. Ve Nazım Hikmet;

“umut bin bir ayaklı,

umut güneşte saklı,

umut edenler haklı,

umut insanın hakkı”

diye insana umut aşılamıştır.

umut etmek umutlu olmak umut kagittan gemiler

Yani umut karamsarlığı bu sözlerle öylesine bertaraf etmiştir ki umuda hayran olmamak elde değil. Her umutsuzluğun ardında yine bir umut saklıdır. Sabaha çıkacağımızı bilmediğimiz halde, çalar saati kurup uyumaktır umut. “Her gece güneşin doğuşuna, her sorun umuda yenilmeye mahkumdur” der Bernard WİLLİAMS.

bernard williams umut her gece

Umutsuz yaşanmaz sevgili dostlar, dünya var oldukça insanlık var oldukça umut hep var olacaktır. Çünkü umudunu kaybetmek demek, her şeyini kaybetmek demektir. Boş vaat ile umut farklı şeylerdir. Bazen sıcacık bir gülüşün ardındadır umut, bazen çayla simit arkadaşlığındadır umut. Bazen ekmeğin katığıdır umut. Bazen betonu delerek tüm güzelliğiyle açan çiçektir umut. Çoğu zaman da dünyayı, insanlığı kurtaracak olgudur umut.

umut etmek umutlu olmak umut

Ölçüsü, debisi, miktarı yoktur. Gözle görülmez elle tutulmaz, taş kesmiş yüreklere uğramaz. Kendine ait dünyası etnik yapısı kural ve kaidesi yoktur. Parasızdır, istediğin miktar alıp istediğin yerde saklayabilirsin ama en güzel saklandığı yer yürektir. Belki de en güzel yönü sayfalara sığmayacak kadar özel, güzel ve naif olmasıdır. O nedenle gelecek yazılarda yeniden umudu anlatmak üzere diyorum ki sevgiyle, muhabbetle, umutla kalın sevgiyle kalın sevgili dostlar. Hayranı olduğum Şems-i Tebrizî’nin çok güzel bir eseriyle hoşça kalın.

Heyhat!

Mum gibi erimiyorsa insan “yanıyorum” dememeli,

yanmaktan korkuyorsa kişi

“aşk” kapısından girmemeli.

Ya “kor” yürekli olmalı insan,

ya da “kor” barındıracak yürekli…

heyhat mum gibi semsi tebrizi

Ne düşünüyorsun?

Yazar bukonuda

Türkiye'nin yeni nesilc viral blog ve sosyal içerik sitesi.

Bir yanıt yazın

GIPHY App Key not set. Please check settings